Skip to content

Dijital Pazarlama’da 2010 ve 2011

Marketing Türkiye’den sevgili Elif Erman, 2010 almanağı için bir dizi soru soruyordu, cevaplarken fark ettim ki, hiç de fena geçmemiş 2010.

Dijital pazarlama sektörü yine bekleneni yaptı ve 2010’da da büyüdü. 2009’un yaralarını sarmaya çalışan iş dünyası 2010’da toparlandı, bu iletişim sektörüne de yansıdı.

2010 yılında Dijital Ajanslar içerisindeki ayrımların da siyah ve beyaz kadar belirgin olmaya başladığını gördük. Çok yaratıcı web sayfaları yapmanın artık yeterli olmadığı, bir markanın dijtitalde iş hedefi belirleyip oraya ulaşmasını sağlayacak kadar farklı yetkinliklerin yelpazesine sahip bir yapıya ihtiyaç var. Dijitalin doğasını bilen ama stratejik düşünen ve büyük fikri bulup, sadece dijitalde de sınırlı kalmadan interaktiviteyi ön planda tutan, tüm mecralarda işletebilen yapıların aslında “dijital ajans”tan başka bir şey olmaya başladığını 2010’da gördük.

Sosyal medya’nın patlama yaptığı, markaların altına hücum gibi saldırıp eli yananlarla zengin olanların vaka çalışmalarının havada uçuştuğu, 14 ay önce interneti kurumsal siteden ibaret sanan yapıların “biz sosyal medya birimi kurduk” diye ortaya çıktığı, herkesin bildiği, çok az kişinin iyi yapabildiği bir sosyal medya dünyası oluştu. Bilgi ve tecrübe birikimi ne olursa olsun tüm ajanslar ekmek teknesi, bazı markalar risk, bazıları da hesapsız girilmesi gereken bir fırsat olarak gördü “Sosyal Medya”yı. Sonuçta çok “sosyal” bir yıldı 2010 🙂

2011 yılında dijitale harcanan bütçeler arttıkça, meselenin reklamveren tarafındaki algısı da değişmeye devam edecek, dijital ajans liginde, en üst seviyedeki oyuncularla ardından gelenlerin arası daha fazla açılacak, oyun büyüyecek, ya çok büyükler ya da çok butik olanlar karlı olabileceği için ayakta kalacak. Butik olanla gecelik aşklar yaşansa da, uzun vadeli bir dijital ajans ile pazarlama karmasını dijitalize etmek markanın başarısı için kritik olacak. Sosyal medya’da “fan page açalım” talebinin aslında konunun daha en başı olduğu, bazen gerekli bile olmadığı ve uzun vadeli sosyal medya bakış açısının önemi daha da fazla anlaşılacak.

Project House açısından 2010, sektöre nazaran bir parça daha fazla hareketliydi. Ajansımıza yabancı bir iş ortağı geldi. İlk yurtdışı kampanyamızı yaptık. Hayatımıza global hedefler, kıtalararası çalışan ekipler ve network dünyasının know-how araçları girdi. Web tabanlı projelerimiz için hiç yapmadığımız kadar prodüksiyon yaptık. Web için yaptığımız filmlerin, ulusal kanallarda dönmeye başladığı, dijitalde yarattığımız fikirlerin diğer mecralara taşındığı heyecan dolu bir yıldı 2010.  Hakan Senbir’in önderliğinde sektörün ilk dijital strateji modeli DEEP ortaya çıktı, artık proje geliştirirken DEEP strateji modeli ile dijital ile offline arasındaki çizgiyi mümkün olduğunca yok etmeye başladık.

Lafın özü, 2010 yılı 2009’dan sonra çok daha iyi geldi, darısı 2011’in başına 🙂

2010’da başlattığımız Project House Social 2011’de daha da büyük bir ekip ve hedefle yoluna devam edecek, sosyal medya’nın dijitaldeki iş ve iletişim yapış biçimlerinin pek çoğunu değiştireceğini öngörüyoruz. Sosyal CRM, daha şimdiden üzerinde çalışmaya başladığımız bir konu oldu. 2010’da bağlı bulunduğumuz Euro RSCG Worldwide ağının IBM için yaptığı gibi Sosyal medyayı tüm organizasyonun kalbinin içine yerleştiren projeler, oyunu değiştirme gücüne sahip. Sosyal medya platformlarını baz alan ve markaların yakından gözlemlemesi gereken pek çok ürün / hizmet göreceğiz 2011’de.

Yeni tüketiciden öğrenmeyi pazarlama süreçlerinin içerisine entegre edebilen ve bununla barışık yapılar kuran, bunun için profesyonel danışmanlık ve hizmet alan tüm markaların sıçrama yapma potansiyeli her geçen gün artıyor, 2011’de bunun örneklerini daha da fazla göreceğiz. Samimi olmak en önemli profesyonellik ve sosyal medya 2011’de bunun için markalara önemli fırsatlar sunacak. Bunu değerlendiremeyenler, değerlendirebilen rakiplerinin arkasında kaldıklarını daha net görmeye başlayacaklar. Sosyal medyada dinleme ve analiz yapmayan marka, hayatı boyunca araştırma yapmamış bir marka kadar pusulasız olacak. Kimileri bunu fark ederken, kimileri de konuyu müşteri şikayeti yönetiminden hallice sanmaya devam edecek.

Kurumsal İletişim Departmanı, yeni paydaşını çok kısa bir süre daha inkar etmeye devam edebilir. Yeni tüketici,  yani “prosumer” / “türetici” artık iletişimin ve pazarlama sürecinin hiç olmadığı kadar içinde, edilgen bir seyirci değil, bilinçli ve tepki gösterecek araçlara erişimi çok rahat. Bireysel ama ağ içinde, bağlı.

Sürdürülebilirliğin, çevrenin, sosyal sorumluluk ve ahlaki değerlerin yanısıra, bu yeni tüketici modelini de artık “satın alan müşteri” ötesinde bir paydaş olarak kabul etmek gerekecek. Zira bu yeni müşteri,  marka değeri ile satınalma noktasının ötesinde de etkileşim içinde olan, markanın en kritik öğelerinden biri.  Bu gelişmelerin ilk adımlarını 2011’de görsek de, sosyal medyayı bir kaç gencin facebook sayfası yönetmesinden ibaret gören yaklaşımın değişmesi, 2011’de tamamlanmayacak elbet.

Dijital medyanın yaratıcı süreçten ayrı yönetilip ölçümlenemeyeceği, copy/paste medya planlarıyla peynir gemisinin yürümeyeceği, medya planlama ve satın almanın dijitalin ölçebilme yeteneğine kulak asmadan reklamveren tarafında daha fazla ileriye gidemeyeceği, 2011’de biraz daha fark edilecek.

2011’de göreceğimiz gelişmelerden biri de, “dijital ajans” denen yapının artık daha çok marka için marka söylemlerine ve stratejilerine etki edebilecek noktaya gelmesi.  Markaların “kreatif ajans”  derken hala sadece TV reklamı düşünen bir yeri kastetmeye devam etmesi, sadece Facebook’ta 24 milyonu aşkın kişinin olduğu bir ülkede, ajansıyla reklamvereniyle, kime sorsanız, biraz komik, hatta biraz ayıp oluyor zira 🙂

2011’de ne olursa olsun, Project House ekibi olarak büyük fikrin peşinden hiç yorulmadan koşmaya devam edeceğiz.

Her şeyden önce sağlık, hemen sonra mutluluk dolu harika bir 2011 olması dileğiyle!

Serhat Akkılıç

Yönetici Ortak
Project House

This Post Has 2 Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back To Top
Search