II - Hangi İnsan? Eğer bu yazı dizisinin ilk bölümünü okumadıysanız, buradan başlamak isteyebilirsiniz. Herhangi…
Sizin Meslek Neydi?
Meslek hayatımın en acı anlarından biri, bir arkadaşımın Pazarlama Yüksek Lisansı yaptıktan ve CRM dersi aldıktan sonra, “tamam ben şimdi ne iş yaptığınızı anladım!” demesiydi.
Resmi dairelerdeki formlarda “meslek” kısmına ne yazacağını bilemeyen insanlarla dolu bizim sektör. Daha doğrusu ne yazacağını biliyor da, kimse anlamayacağı için eli varmıyor yazmaya.
Sahi bizim meslek ne?
Biz “eklektik bir iş yapıyoruz”. Çok havalı. Bizim çalıştığımız yerde stratejistler, tasarımcılar, yazarlar, programlama yapanlar, “organize ediciler” var. Hayatı farklı yanlarından anlayan insanlar bir arada çalışıyor. Dile kolay bir şey bu. İşi yapmaya gelince bu havalı laflar bir anda gerçekliğin dikenlerine bırakıyor yerini. Bu kadar farklı kişilikleri, hayalleri, kompleksleri bir arada ve tek bir yöne bakacak şekilde bir çatı altında tutabilmek… Bacanın tütmesi, ekmeğin pişmesi, müşterinin memnun olması, çarkın dönmesi ve daha da büyümesi… Project House’la akran (11 yaşındayız) bir yerler bulmaya çalıştığımda, bir elin parmaklarını geçemiyor. Zamanın testinden geçmek önemli ve zor.
Yeni tanımlamalara gerek yok. yüksek lisans yapmaya da. Tüketici neredeyse, biz oradayız. Yeni nesil reklam ajansıyız. Eskisine göre çok farkımız var. Kafalarımız farklı çalışıyor bir kere:
– İnteraktif felsefeye inanıyoruz, tüketici dediğimiz kavramın artık aslında ürettiğine de.
– Daha samimiyiz. Hesap verebiliyoruz.
– Teknoloji hayatımızın bir parçası ama esiri değiliz, biz onu kullanıyoruz.
– Kollektif üretime inanıyoruz. Bağlantılı olmak bizim için çok önemli, “connectivity” üzerine bir dünya kurulduğunu herkesden önce farkedip yola çıkmanın getirdiği tüm avantajları ve zorlukları taşıyoruz.
Reklam ajansı dendiğinde,eskisinde de yenisinde de değişmeyen bir şey var: Büyük fikrin peşindeyiz. Büyük fikri bulmanın iklimi, uygulamanın araçları ve ondan para kazanmanın yöntemleri değişse de, biz hep “Büyük Fikir” dediğimiz kutup yıldızının peşinde koşuyoruz. Hayat tarzlarını, popüler kültürü anlamaya, etkilemeye, yaratmaya çabalıyoruz ve artık bunu “türeticilerle” (prosumers) beraber yapıyoruz .
Sektördeki dinamikler dijital ajans ve yeni nesil reklam ajansı kavramlarını hızla birbirinden ayırıyor. Bir tekniker olarak dijital iş üreten ve bununla ilgili kendi alt kültürünü oluşturan, bu alt kültürün bayraktarlığını yapan, iletişimi değil, iletişim teknolojilerinde uzmanlığı seçen yapılar, pazarlama departmanları içinde marjinal hizmet üreticileri olarak kalmaya mahkumlar. “Dijitalci” olarak tedarik zincirinin son halkalarından birinde konumlanmak, fiyat rekabetine kurban gitmek, kendi dillerini konuştukları için anlaşılmamak, anlaşılmamaktan “geek” bir zevk almak, zanaat olarak topluluk haline gelip, endüstri olamamak, “dijitalci” kalmak isteyen kuzenlerimizin kaderi…
Yeni nesil reklam ajansı olmak, deli cesaretinden hallice bir durum. Bizim meslek yine zor. Tek kelimeye sığmıyor. Sıfatların birbirini kovaladığı tanımlar olamadan, kendini ifade edemiyor.
Belki de her şey, marka yönetimi denen sürecin başına tek parmak SMS yazma rekorunu facebook arkadaşları içerisinde defalarca kırmış bir Z kuşağının gelmesiyle değişecek. Yeni nesil ajans, zaten z kuşağıyla içe içe yaşayacak.
Yeni nesil reklamcılık, kendi araçlarını, yordamını, kültürünü ve vicdanını yaratıyor. Pek çok soru var cevaplanması gereken. Reklam ajansı patronu yerini yaratıcı beyinler kollektifine bırakabilir mi? Teknolojiyle güçlenen samimiyetin, önceden belirlenmiş ve dışına çıkılması güç ticari patikaların, güç odaklarının arasında ezilmeden yeşermesi ne kadar mümkün olur? Tüketici, gerçekten türetici midir? yoksa bu bir copy/paste kültürü yanılsaması mıdır? Bunları önümüzdeki dönemde göreceğiz ama bir şeyden emin olmalıyız: Okullarda “Medya Okuryazarlığı” dersininverilmesi tartışılmaya başlandığı gün, geleneksel reklamcılık da önlenemez bir çöküşe girdi.
Mesleğimizin adı, yepyeni bir nesille beraber değişiyor. Yeni nesil reklamcılık, kendi kurallarıyla ve karizmasıyla doğan yeni bir bebek. Bizim mesleğimiz, zamanın ruhundan çıkıyor, hızla büyüse de, hala yetişkin olması için atması gereken daha çoook adım var. İlk adımlardan biri de, sanırım meslek hanesine doğru tanımlamayı yazmak ve bunun hakkını verebilmek.
Serhat Akkılıç
Merhaba böylesine güzelbir konuda bizlere vermiş olduğunuz bilgiler için size nekadar teşekür etsem azdır bu güzel yazıların devamını bekler çalışmalarınızda başarılar dilerim