Kuzey rüzgarı ve güneş, bir iddiaya girerler.. Konu şu: Hangisi daha kuvvetli? O sırada sırtında…
Tasarım’a disiplinlerarası bakış
24 Ekim 2013 günü Tasarım Vakfı’nın düzenlediği “YAKLAŞ: Disiplinlerarası Tartışma Platformu” adlı panelde konuşmacıydım.
Toplantının davetinde şöyle yazıyordu: “Daha iyi bir gelecek, son yıllarda global düzende gelişen kavramlar ve kavramsızlıklar, tasarım disiplinlerinin mevcut durum ve alternatifleri, hızlı tüketim toplumu ve kontrolsüz kentleşme karşısında optimist bir gelecek ve yıl sonu tasarım değerlendirmesi yapmak üzere; FRAME Dergisi ve Tasarım Vakfı İstanbul, bu konuları dert edinen tasarım disiplinlerinin tüm aktörlerini daha yakın planda tartışmaya davet ediyor.” Paneli Serhan Ada yönetti ve Bahar Korcan ile Aslı Kıyak İlgin benimle beraber katılan diğer isimlerdi.
“Tasarımda Hızlı Tüketim ve Kalite İlişkisi” başlığını tartışırken pek çok soruyu ardarda sorup cevaplamaya çalıştık: Tasarım hızlı tüketim çağından nasıl etkilendi? Sosyal medya bu kadar geliştikçe, her şey eleştirilmeye, kopyalanmaya çok mu müsait? Hızlı tüketim arttıkça kalite düşer mi?
Disiplinlerarası olan her şey daha fazla bilinç, özen ve empati gerektiriyor. Farklı olan, birbiriyle konuşabildiğinde ise sonuç muhteşem. Panel’in nasıl geçtiğini dinleyicilere sormak lazım ama ben konuşmalardan büyük keyif aldım, hem aklımda kalanları, hem de bende tetiklediği yeni düşünceleri herhangi bir sıraya bağlı kalmadan aşağıda yazdım:
“Hızlı üretim, yerele saygı duymaz”
Hızlı üretimin pek çok endüstride bizim kalite olarak algıladığımız eşiği aşağıya fiyatlarla beraber çektiğini, bize “yeterince” iyi ürün ve hizmetleri sunduğunu ama gerçekten iyiyinin ne olduğunu unutturduğunu düşünüyorum.
Yeterince iyi, herkesin ulaşabilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapmak, hatta bazen yeterince kötü olmak da demek. Üretim ekonomisinde yeterince çok üretim, azalmış birim maliyetlere, yeterince iyi kaliteye ve kar marjına denk düşüyordu. Üretimin önemli bir şekilde hızlanması, tasarım etiğinin dijitaldeki copy/paste kültürüne ve aç kalmamak için kopyalayıp yapıştıran fikri/sinai hakların yeterince korunmadığı dev üretim merkezlerine taşınması, aslında üretilen her şeyin içindeki “anlam”ı yok etti. Yerel, iyi ve adil olanın yerine küresel ağırlık merkezleri için iyi ve adil olanı koydu.
Tasarım ise önce iyi tasarımın kitlelerle buluşması, ardından da herkesle buluşan tasarımın algılanan değerinin düşmesiyle yüz yüze geldi. Nadir olan -doğanın kuralları gereği- kıymetli oldu. Nadir olan, copy/paste ile buluştuğunda ise sözde bolluk, tasarımın özgünlüğüne de önemli bir darbe indirdi.
Neyse ki üretim ekonomisi önemli bir yapısal değişimden geçiyor. Arz tarafındaki kurallar talebin daralması ile değişmeye başlıyor. Tüketici, tüketmeden önce düşünmeye başladığında, artık daha çok üretmek değil daha anlamlı üretmek gerekiyor.
Stil, kim olduğumuzla ilgili. Hepimizin evindeki mobilya markası, tasarımın demoktatikleşmesini sağladığı kadar, hepimizin aynılaşmasını da sağlıyor. Aynılaşmak, anlamı da kaybettirdiği için tehlikeli ve tasarım kültürünün köklerine dökülen asit.
Bunun çözümü designer”ın servet kadar pahalı olması değil elbette, olmamalı. Bahar Korçan panelin en çarpıcı cümlesini şöyle kurmuştu: Bir çantaya 15,000 Euro vermek suçtur!
Çözüm, geri sarmak. geriye gitmek değil, bugünün ekonomik gerçekleri ile geri sarmak Şimdi ağ ekonomisinin kurallarını bilip uygulayarak geriye sarma zamanı. Zanaatkar’ın tasarımcıyla buluşup kickstarter.org’a proje üretmesi ile yeni, yepyeni ve heyecan verici ürünlerin hayatımıza girme zamanı.
Herşey iyi tasarlanırken, heyecan veren para edecek. Hikayesi olan heyecan verecek. “Ad-hoc”, aracısız tasarımın, orjinal fikirlerin kişiler-arası yayılması tasarımın -eğer bir krize girdiyse- kurtuluşu olacak. Starck ile IKEA’nın kapışmasından bahsetmiyorum, hatta alakası yok. Elitist bir söylemle de bunları yazmıyorum. “Çok fazla business, çok az tasarım” artık iş için de fayda etmiyor.
Serhan Ada, ünlü bir tasarımcının tasarımcı olma sebebini “Anneanemin çorbası” olarak cevapladığını hatırlatta panelde. Anneannemizin çorbasını özlediğimizin farkına varanlardan çıkacak yepyeni tasarımlar… ve kopyalanamayacaklar.
S.
This Post Has 0 Comments