Skip to content

Yeni Bir Dönem…

2017 yılı değişimlerin yılı olacak gibi. Benim odada (bizimkiler yazlıktayken!) 1999 yılında kurduğumuz Project House’un tüm kurucu ortaklarının kalan hisselerini de Dünyanın en büyük iletişim holdinglerinden biri olan HAVAS’a devrettiği, Sevgili Cüneyt Devrim ve benim HAVAS grubunun yönetiminde profesyonel olarak çalışmaya devam edeceğimiz, Sevgili Sinan Günal ve Mehmet Onarcan’ın yepyeni ufuklara yelken açtığı, aynı zamanda yeni başlangıçların yılı.

Dile kolay 18 yıl… İyisiyle kötüsüyle ama hep heyecan veren, çok hata yapsak da, bir kere bile geriye gitmediğimiz, hep öğrendiğimiz, doğru yolun çoğunlukla yokuş olduğunu anladığımız, her gününe değen 18 yıl. Bu kadar uzun süre bir şeyleri yapmaya devam ederseniz, önce alışkanlık, sonra karakteriniz olmaya başlıyor yaptıklarınız.

Garip alışkanlıklarım var benim, kendim de dahil pek çok kişiyi güldürüyor 🙂

Mesela el ayak çekilip herkes evine gittiğinde ajansta çalışmak için kaldıysam, çıkarken ışıkların hepsini teker teker kapatmadan çıkamıyorum (ajansı bilenler anlar, öyle 3-5 elektrik düğmesinden bahsetmiyoruz)

PH’dan ayrılan herhangi birisi bir başarı kazandığında, hiçbir ilgim olmasa da, sanki ben yapmışım gibi avanak bir sevinç kaplıyor içimi, gururlanıyorum. Şu ana kadar Project House’da çalışıp, kendi işini yapmak isteyenler tarafından hayata geçen şirket sayısı, tam 40 tane (yazıyla kırk!). Kendi içimizde yarattığımız ajansları ve onların girişimcilerini saymıyorum bile..

Türkiye’de 5 ortaklı kurulmuş, büyümüş, hele de 18 yılı devirmiş şirket bulmak çok zordur. Kötü yaptığımız pek çok şey de oldu, iyi yaptıklarımız da, ama bu kadar çok paydaşla, başarılı bir şirket yönetmeyi, Project House’da öğrendik. . Bugün yeni bir fırsat olarak gördüğüm herhangi bir iş alanında, o işin nasıl yapılacağını düşündüğüm kadar -hatta daha fazla- bunu kiminle beraber yaparsam mükemmel olur diye insan yüzlerini düşünürken buluyorum kendimi. Bu da garip bir alışkanlık mesela.

Son 7 yıldır, işimizin Dünyada nasıl yapıldığını bilfiil yaşayarak öğrendik. İstanbul’da başarı kazanmanın hayal değil, görece küçük bir hayal olduğunu anladık. Bugün ilgilendiğim herhangi bir iş konusu, gelişmiş pazarlardaki herhangi bir profesyonele bir anlam ifade etmiyorsa, hayatımdan çıkarıyorum. Bir de dostlar kazandık son 7 yılda… Dünyanın öbür ucunda bir bomba patladığında veya kötü bir şey olduğunda, o şehirde yaşayan ve çok sevdiğim biri olduğunu bilerek, içimizin titrediği bir aileye katıldık. Ofisin Türkiye değil, tüm Dünya olması 7 yılda öğrendiklerimizden.

18 yıldır ayakta olabilmek, taşlanmayı göze almak demek mesela. Günahların sizin haberiniz bile yokken size yazılması demek. Başarılı olduğunuzda durumlarda paragöz, birilerinin işine gelmediğinde kötü olmak demek.

Güvenecek, koşulsuz güvenecek dağ gibi yöneticilerimiz var mesela…. Harika bir brief geldiğinde, onu mükemmel yapacağından emin olduğum bir ekibin işine karışmamak için brief dokümanını bilgisayarımdan silebilmeyi, onlar sayesinde başardım. Liderliğin, önde olmak değil, durumsal olarak öncelik tanımayı bilmek olduğunu öğretti bana 18 yılda yaptıklarımız, ve pek çok kere de liderlik ettiğimizi zannedip yapamadıklarımız. Bir kere daha, beraber çalışma şansı yakaladığım tüm Project House “mezunlarına” teşekkür etmek istiyorum, bana öğrettikleri için.

18 yıl, eğer eşek değilseniz keskin olmamayı, sabretmeyi öğrenmek demek mesela…Yeni yetme saçmaladığında, ağzının payını vermeyi değil, “öğrenecek çocuk, sen hiç mi hata yapmadın?” diye kendi kendime konuşmayı seçebilmek demek. (Sonra tane tane anlatılabilir tabii). Oğlumun geleceğini görüyorum belki o heyecanlı şapşalın bakışlarında, sözlerinde 🙂

Burayı veya burayı tıklayarak ulaşabileceğiniz açıklamada da yazdığı gibi, bu aslında bir bitiş değil, heyecan verici bir dönemin de başlangıcı. 2010 yılında yaptığımız bir sözleşmenin ötesinde, HAVAS ile beraber yapmak istediklerimize imkan verecek bir ön adım, hem-hal olma durumu, kanatları takma, aynı kalacak şeyleri titizlikle tutup, paramparça edilip yeniden yapılacak şeylerin listesini yaptığım, pergelin bir ayağını İstanbul’a koyup, burada üreteceklerimizle Dünyaya açılmayı kafaya koyduğum kritik bir dönemeç.

Bir yandan pek çok Project House değerine sahip çıkıp, bir yandan da geçmişteki hataları bir çırpıda silip atacak kadar taze bakabildiğim, bambaşka markalarla, hard-formata yakın bir zihin durumu.

Ve ben ışıkları kapatmaya devam ediyorum 🙂

Serhat Akkılıç

@sakkilic

 

Project House Kurucu Ortakları: (soldan sağa) Cüneyt Devrim, Serhat Akkılıç, Sinan Günal, Mehmet Onarcan

This Post Has 2 Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back To Top
Search